.



Sağlık Rehberi

MEME KANSERİ


MEME KANSERİ

Yayınlanma Tarihi: 11 11 2019

Yazar: Prof. Dr. Bekir YAŞAR


Kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. Hayatı boyunca 8 kadından birisi meme kanserine yakalanmaktadır. En önemli risk faktörü şüphesiz kadın olmaktır fakat erkeklerde de meme kanseri görülebilir ve bu oran kadınlarda görülme sıklığının %1inden daha azdır.

Meme kanseri gelişmiş ülkelerde daha sık görülür. Japonya bu konuda bir istisna teşkil eder. Bu da Japon mutfağında omega3 içeren balık tüketiminin fazlalığına bağlanır. Öyleki ABD’ye yerleşen japonlarda birkaç nesil sonra tıpki diğer ABD vatandaşlarındaki görülme oranına ulaşır. Bu konuda en fazla suçlanan, yağlı-fastfood yiyeceklerin çok tüketilmesi ve obezitedir. Özellikle postmenopozal obez kadınlarda diğerlerine göre meme kanserine daha çok rastlanır.

Meme kanseri genellikle 40-50 yaşlarından sonra daha sık görülmesine ve ilerlemiş yaşın önemli bir risk faktörü olmasına rağmen ne yazık ki ülkemizde genç yaşta beklenenden çok daha fazla görmekteyiz.

Günümüzde alkol tüketimi de önemli risk faktörleri arasından sayılmaktadır.

Hormonlar klasikleşmiş risk faktörlerindendir. İlk çocuğunu ileri yaşta doğurmuş olmak, daha önemlisi hiç doğurmamış olmak, ilk adetin çok erken görülmesi, menopoza daha geç yaşta girilmesi, doğum kontrol haplarına erken yaşta başlayıp çok uzun süre kullanılması, menopoza giren kadınların menopoz şikayetlerini hafifletmek için uzun süre östrojen+progesteron hormonlarının birlikte kullanılması gibi nedenler bu faktörler arasında sayılır. Bir memede kanser olması diğer memede kanser oluşması için risk teşkil eder (eş zamanlı veya farklı zamanda).

Meme kanserinin sebepleri arasında genetik faktörlerin de bir yeri vardır. Bu oransal olarak %10-15 gibidir. Bu arada genetik çalışmalar BRCA I (meme kanseri I) BRCAII (meme kanseri II) genleri pozitif olanlarda meme kanserinin görülme ihtimalinin çok yüksek olduğunu göstermektedir.

Genetik geçiş gösteren meme kanserli hastalarda aynı zamanda veya başka bir zaman dilimi içerisinde başka organ kanserleri de daha fazla görülebilemektedir. Örneğin ; meme kanseri - over kanseri, meme kanseri – kolon kanseri, meme kanseri – beyin tümörü gibi.

Herediter dediğimiz bu tür kanserler daha genç yaşta görülür ve iki taraflı olma ihtimali (aynı zamanda veya farklı zamanda) daha yüksektir.

Tanıda fizik muayene ve radyolojik değerlendirme esastır. Fakat kesin tanı, memeden alınan parçanın patolojik incelenmesi ile olur.

Fizik muayenede erken dönem ve geç dönem olmak üzere bulguları iki başlık altında toplayabiliriz.

Meme tümörü memenin her tarafında görülebilirse de en sık ratlandığı yer üst dış kadrandır.

Baktığımız zaman meme derisinde hafif bir çukurlaşma, birnevi çekinti, Meme başının içeri kaçması, meme başından kanlı akıntı gelmesi, meme başı etrafında egzamaya benzer görüntü önemli erken dönem belirtilerindendir. Yaşlılarda meme başı arkasında bulunan dokular atrofiye olduğu için meme başı içine kaçabilir. Fakat elle tutulup çekildiğinde dışarı çıkar. Bu normal fizyolojik bir durumdur. Halbuki kanserde meme başı dışarı çıkmaz.

Elle muayenede ele kitle gelmesi çok önemli bir bulgudur, fakat ele gelen her kitle kanser değidir. Özellikle gençlerde fibroadenom dediğimiz iyi huylu tümörler, orta ve daha ileri yaşlarda kistler hastalar tarafından kanserle karıştırılır. Koltuk altında kitle, memede kitle varken koltuk altında beze olması kanser riski bakımından çok önemlidir.

Daha ilerlemiş kanserlerde meme derisinde portakal kabuğu görüntüsü, meme boyutunun değişmesi (şeklinin ya da büyüklüğünün), memede ülserasyon (yara), meme derisinde sınırlı veya yaygın ödem, memenin bütününü tutan mastit benzeri görüntü, memedeki kitlenin çok büyük olması, koltuk altında bezeler varsa bunların 2,5 cmden daha büyük veya derin dokulara sıkı sıkıya yapışık olması, kolda ödem görülebilir.

Hekime başvuran hastalarda gerekli fizik muayene yapıldıktan sonra herhangi bir bulguya rastlansın veya rastlanmasın radyolojik tetkik yapılmalıdır (memenin yapısına göre 1-1,5 cmden küçük tümörler ele gelmeyebilir).

Gençlerde süt bezleri çok yoğun olduğu için ilk yapılması gereken radyolojik tetkik ultrason olmalıdır. 40 yaş ve üzerindeki hastalarda mammografi daha önem kazanır.

Gerek fizik mauyenede gerekse radyolojik tetkikte şüpheli bir bulguya rastlanırsa o zaman kesin tanı için biyopsi şart olur. Biyopsi iğne biyopsisi veya cerrahi biyopsi olarak yapılır. Patolog kanser var derse bu tanı kesin olup tedaviye geçilir.

Tedavi için evreleme şarttır. Meme kanseri 4 evrede incelenir.

Evre I-II ye erken evre denir. Erken evrede tedavinin temelini cerrahi oluşturur. Patolojik sonuçlara göre buna kemoterapi, hormonoterapi, immunoterapi ,radyoterapi ilave edilebilir.

Erken evre meme kanserini cerrahi tedavisinde günümüzde 2 yöntem geçerlidir.

A – Meme koruyucu ameliyat. Bazı özel şartlar mevcutsa meme koruyucu ameliyat yapılır. Bu tedavide kanser dokusu en az 2-3 mm sağlıklı doku ile birlikte çıkartılır ve koltuk altı lenf bezleri temizlenir. Koltuk altı bezlerinin tamamen temizlendiği hastaların %30 unda az veya çok kolda ödem gelişebilir. O nedenle fizik muayenede koltuk altında beze saptanmayan hastalarda radyoizotop ve/veya boyama yöntemi ile lenf bezi örneklemesi yapılır. Eğer nöbetçi dediğimiz lenf bezinde tümör yok ise (acil patolojik inceleme sonucu) ameliyat o safhada tamamlanmış olur. Bezede tümör var ile lenf bezlerinin herpsinin temizlenmesi gerekir.

B – memenin tamamının çıkartılması ve koltuk altı bezlerinin temizlenmesi (MRM).

Evre III e lokal ileri meme kanseri denir. Bu evrede önce duruma göre 3-4 kür kemoterapi sonra cerrahi tedavi ve radyoterapi uygulanır. Kemoterapi – hormonoterapi – immunoterapiye devam edilir.

Evre IV meme kanseri ileri evredir. Bu hastalarda uzak metastazlar da bulunabilir. Cerrahi ve radyoterapi sadece gerektiğinde hastanın yaşam kalitesini düzeltmek amacı ile uygulanır. Bu ileri evre tümörlerde tedavinin esasının kemoterapi – hormonoterapi – immunoterapi gibi yöntemler teşkil eder.

Meme kanseri erken evrede yakalanırsa sonuçlar çok iyidir. Hastaların büyük çoğunluğunun ölüm sebebi olmaz.

Tedavi sonrası takip çok önemlidir. Meme kanserinin en çok metastaz yaptığı organlar başta omuga kemikleri olmak üzere kemikler ve akciğerlerdir. Bu nedenle takipte kalan meme dokusu ile birlikte ilk bu organlar incelenir.

Meme kanserinin tedavisinde erken tanı çok önemlidir. O nedenle bütün kadınlar 20 yaşından itibaren tercihen adet gördükten sonraki hafta olmak üzere kendi kendisini bir ayna karşısında ve yatarak elle muayene etmelidir. Aile hikayesi pozitif olanlar daha erken yaşlarda başlamak kaydı ile 30 yaş ve üzeri kadınlar mutlaka doktor muayenesine gitmeli gerekli tetkikler yapılmalıdır. İlk muayenede saptanan duruma göre muayeneler 3 ayda bir, 6 ayda bir ya da yılda bir mutlaka yapılmalıdır. Kırk yaşında mutlaka mammografi çektirilmelidir. Ondan sonra duruma göre 1-2-3 yılda bir tekrarlanır. 50 yaşından sonra 60 yaşına kadar her yıl bunun tekrarlanması önerilir.

Saygılarımla

Prof. Dr. Bekir Yaşar





Hızlı Erişim

Çevrimiçi hizmetlerimizle bize her an ulaşabilirsiniz.